MİLLÎ İRADEYİ SAVUNMAK İÇİN GEREKTİĞİNDE BEDEL ÖDEDİK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeniden Açılışının 70. Yılında İmam Hatip Okulları ve Türkiye’de Din Eğitimi Sempozyumu’na katıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeniden Açılışının 70. Yılında İmam Hatip Okulları ve Türkiye’de Din Eğitimi Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Esasen imam hatiplerin tarihi; milletimizin hak, hukuk, özgürlük ve adalet mücadelesinin de tarihidir. Kuruluşundan itibaren imam hatipler, bu ülkede demokrasinin standardını gösteren bir mihenk taşı olmuştur” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cevahir Kongre Merkezi’nde düzenlenen Yeniden Açılışının 70. Yılında İmam Hatip Okulları ve Türkiye’de Din Eğitimi Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasına, “Selam imam hatiplim selam senin ruhuna/ Selam imam hatiplim selam senin duyguna/ Selam tertemiz kalbe o körpe dimağlara/ Selam sizden yükselen güzel sadaya selam/ Kalbimize taht kurdun fethettin gönülleri/Fethin mübarek olsun Fatih’in yadigarı/ Dua dua çıkarken niyazın semalara/ Selam sana Fatih’im, selam imam hatiplim/ Selam sana Aişem, selam imam hatiplim/ Selam sana Fatımam, selam imam hatiplim” şiirini okuyarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin dört bir yanındaki imam hatiplilere selam ve sevgilerini gönderdi.
Fatih’in emaneti aziz İstanbul’dan gönül coğrafyasının dört bir yanındaki kardeşlere ve dostlara, gözünü Türkiye’ye çeviren mazlum ve mağdurlara selamları ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeniden Açılışının 70. Yılında İmam Hatip Okulları ve Türkiye’de Din Eğitimi Sempozyumu münasebetiyle imam hatip nesliyle imam hatip davasına gönül veren dostlarla beraber olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Millî Eğitim Bakanlığını, İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği ÖNDER’i, İstanbul Uluslararası Medeniyet Araştırmaları Derneğini sempozyuma öncülük ettikleri için tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, programa destek veren tüm kurumlara, üniversitelere ve sivil toplum kuruluşlarına teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sempozyumun başarılı geçmesi, imam hatip camiası, ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulunarak, yurt dışından gelen misafirlere ve hocalara da katkılarından dolayı şükranlarını sundu.
İmam hatip okullarının temelini atanlar başta olmak üzere tam 70 yıldır bu güzide eğitim kurumlarının gelişmesinde, sayılarının artmasında emeği olan imam hatip gönüllülerine teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, okullarda görev yapmış olan ahirete irtihal eden iradeciler ve öğretmenler ile çocuklara fedakârca hizmet edenleri, gerektiğinde kendi çocuklarının rızkından keserek imam hatip nesline sahip çıkan tüm hayırseverleri rahmetle yâd ettiğini söyledi.
“MİLLÎ İRADENİN ÜZERİNE DÜŞEN VESAYET GÖLGESİ KALKTIKÇA İMAM HATİPLERİN DE ÖNÜ AÇILMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 70 yaşında bir çınar olan imam hatiplerin aynı zamanda her adımı sabır, samimiyet ve azimle yürütülen kutlu bir mücadelenin sembolü olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Esasen imam hatiplerin tarihi milletimizin hak, hukuk, özgürlük ve adalet mücadelesinin de tarihidir. Kuruluşundan itibaren imam hatipler bu ülkede demokrasinin standardını gösteren bir mihenk taşı olmuştur. Millî iradenin üzerine düşen vesayet gölgesi kalktıkça imam hatiplerin de önü açılmış, kapısına vurulan zincirler kırılmıştır. Darbe ve dikta dönemlerinde ise milletimizin kendisi gibi imam hatipler de hedefe, özellikle o tahtaya konularak baskıya uğramıştır. CHP zihniyeti milletle milletin değerleriyle hesaplaşmasını hep imam hatipler üzerinden yürütmüştür. Ellerine geçirdikleri her fırsatı ya bu okulları tamamen kapatmak ya da imam hatiplerin kazanılmış haklarını gasbetmek için kullanmışlardır. Milletimiz çöldeki vaha misali bu okullara nasıl umutla sarılmışsa CHP zihniyeti de bu okulları daima bir tehdit olarak görmüştür. İmam hatiplerin ülkemizdeki 70 yıllık mazisine baktığımızda bu durumun sayısız örneğiyle karşılaşıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin tek parti faşizminde maruz kaldığı zulümleri göstermesi açısından bir örneği katılımcılarla paylaşmak istediğini ifade ederek şöyle konuştu: “Kendisi de bir CHP mebusu olan Hamdullah Suphi Tanrıöver, 1947 yılında ülkenin içinde bulunduğu vahim durumu bakınız nasıl anlatıyor; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir münakaşadan sonra dışarıya çıktığım zaman altı tane Meclis hademesi yanıma geldi. Gözleri yaşlı olarak bana şunları söyledi: ‘Vallahi, billahi altı köyümüzde bir tek imam kaldı. Ölülere nöbet bekletiyoruz. O imam kalkıp bu köye geliyor ve boyuna köy değiştiriyor. Eğer bize imam ve hatip vermezseniz ölülerimizi köpek leşi gibi toprağa gömeceğiz.’ Kim söylüyor bunu? CHP’li Hamdullah Suphi’ye köylüler söylüyor. Evet, partisinin yedinci kurultayında bizzat bir CHP’li milletvekili tarafından dile getirilen bu utanç tablosu tek parti döneminde ölüsüyle ve dirisiyle bu ülkenin tamamının gerçeği.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bin yıldır hamuru İslam’la yoğrulan, asırlar boyunca İ’lay-ı Kelimetullah’ın sancaktarlığını yapan, mabedinin üzerine namahrem eli değdirmemek için yedi düvele meydan okuyan, İstiklal Harbi’nde ezanı ve bayrağı uğrunda gencecik evlatlarını şehit veren, nüfusunun kahir ekseriyeti Müslüman olan, işte böyle bir ülkede 1950 yılına vardığımızda durum maalesef buydu. Millet bırakın camide namaz kıldıracak imamı, ölüsünü yıkayacak ve onun namazını kıldıracak kimseyi bulamıyordu” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu eziyetin en acı tezahürlerinden biri olan Türkçe ezan garabetinin de insanların tahammül sınırlarını zorlayan bir hâl aldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Demokrat Parti’nin 1951 seçimlerinde millette en fazla karşılık bulan iki vaadinin ezanın aslına döndürülmesi ile imam hatiplerin açılması olduğunu, merhum Adnan Menderes’in 1951 seçimlerinden zaferle çıktıktan hemen sonra hayata geçirdiği ilk icraatın da Ezan-ı Muhammedi’nin aslıyla okunması olduğunu belirtti.
Menderes ve arkadaşlarının millet tarafından hâlen hayırla yâd edilmesini sağlayan diğer hizmetlerinin ise imam hatip okullarının açılması olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ancak hükûmetin iradesine rağmen dönemin CHP bürokrasisi imam hatip okullarını açtırmamak için ayak diremeyi sürdürmüştür. Merhum Ali Ulvi Kurucu, hocası olan rahmetli Mahmut Celalettin Ökten’in bu süreçte yaşadığı zorlukları şöyle anlatıyor: ‘Elimde baston rahatsız hâlimle trene bindim. Ankara’ya gittim. O günün Maarif Vekili olan Tevfik İleri merhum, talebelerimdendi. Beni unutmamıştı. Ankara’da bir otelde kaldık. Günler geçiyor, Tevfik İleri’nin verdiği emirler Talim Terbiye Dairesi’nden bir türlü çıkmıyordu. Bir ay Ankara’da süründüm. Otelden aldığım çaya odamda ekmeği batırıp yemek zorunda kaldım. Artık uykularım kaçıyordu. Bir ay sonra Tevfik Bey’le durumu merhum Menderes’e arz ettik. Ancak muhterem Başvekilin yazılı talimatıyla Talim Terbiye Dairesi’nden muvafakat emrini alabildik. O gün muvafakat emrini alıp da Başvekaletten otele gelirken nasıl çıldırmadım, nasıl aklımı kaybetmedim diye hâlâ şaşarım. Ne evlendiğim gün ne de icazet aldığım zaman böyle sevindim. O gün işte bu kadar sevinmiştim.’ Evet, 70 sene önce 17 Ekim 1951’de yedi ilde imam hatip okulu açılması kararıyla Türkiye’nin imam hatipli yılları işte böyle başlamıştır.”
İmam hatiplerin üç yıllık lise bölümlerinin 1954’te açıldığını, bu okul mezunlarının okuyabileceği yüksekokul olarak Yüksek İslam Enstitülerinin 1959’da kurulduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra 12 Mart muhtırasında ortaokul kısımlarının kapatılarak lise kısımlarının dört yıla çıkarıldığını aktardı.
“İMAM HATİPLERİN FETRET DEVRİNİ BİZ SONLANDIRDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP kökenli Ferit Melen zamanında 1972’de yayınlanan bir yönetmelikle imam hatiplerin lise kısmını bitirenlere tanınan yükseköğretimin tüm programlarında okuma hakkının kaldırıldığını anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Millî Selamet Partisi’nin yoğun gayretleriyle 1974’te ortaokul bölümü yeniden açılmış, 29 yeni ilaveyle okul sayısı 101’e çıkmıştır. İmam hatipler 28 Şubat döneminde vesayetçilerin tekrar hedefi olmuş, sekiz yıllık kesintisiz eğitim dayatmasıyla ortaokul kısmı kapatılırken katsayı zulmüyle de imam hatiplilerin üniversite hayallerine set çekilmiştir. Kendi evlatlarım da dâhil imam hatip lisesi mezunları üniversite hayallerini 13 yıl boyunca ya ertelemek ya da yurt dışında gerçekleştirmek zorunda kalmıştır. Önce 2011 yılında katsayı uygulamasını kaldırarak, bir sene sonra da 4+4+4 sistemiyle ortaokul kısımlarını açarak imam hatiplerin bu fetret devrini hamdolsun biz sonlandırdık. Rabbime, bize milletin okullarını tekrar milletle buluşturma imkânı bahşettiği için hamdediyorum.”
İmam hatip mensubu olduğunu, çocuklarını da imam hatipte okuttuğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama hiçbir zaman imam hatipçi olmadım. Çünkü böyle bir şeyi yanlış bulurum. Bizim için tüm imam hatip okulları, normal lise de meslek liseleri de emirlerinde olduğumuz okullarımızdır. Hepsine bütün imkânlarımızla seferber olduk, seferber oluyoruz ve elimizden gelen tüm destekleri veriyoruz” dedi.
Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ın, imam hatip birinci sınıfta yarım dönem Arapça öğretmeni olduğunu, Bekir Topaloğlu’nun da kendisine öğretmenlik yaptığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hepsinin rahle-i tedrisinde elhamdülillah bulunduk. Ama şimdi Bekir Hocamız rahmetli, Hayrettin Hocamız hayatta. Rabbim uzun ömürler versin inşallah. Bu gençliğe onlar çok büyük emekler verdi ve bu gençlik sürekli temayüz etti. Onların elinde yoğrularak bugünlere geldik. Derdimiz şu, bu ülkede eğer bugün ifademle ‘bir dindar nesil yetiştirelim’ gayreti varsa işte bu hocalarımızın emekleriyledir. Bundan çok rahatsız olanlar yok mu? Var. Tam aksini savunanlar var. Varsın olsun. Biz işimize bakacağız. ‘Dinsiz bir nesil olsun’ diyenler yok mu? Var. ‘Böyle ucube bir nesil olsun’ diyenler yok mu? Onlar da var. Onlar işine bakacak. Biz de işimize bakacağız. Farkımız bu. Evet.”
“BU HİKÂYE DEMOKRASİDEN, HUKUKTAN, MEŞRUİYETTEN AYRILMAYAN SESSİZ ÇOĞUNLUĞUN HİKÂYESİDİR”
Anlattıklarının sadece imam hatip okullarının hikâyesi olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu hikâye, senelerce öz yurdunda parya muamelesi gören, ezilen, ötekileştirilen aziz milletimizin de hikâyesidir. Bu hikâye, kılık kıyafeti sebebiyle üniversite kapılarında gözyaşı döken kızlarımızın hikâyesidir. Üniversite hayali katsayı engeline takılan gençlerimizin hikâyesidir. Takunyalı, gerici, yobaz denilerek aşağılanan halkımızın, sakalından, sarığından dolayı horlanan kardeşlerimizin hikâyesidir. Bu hikâye yeşil sermaye yaftası vurularak ayrımcılığa uğrayan yatırımcılarımızın hikâyesidir. Makarnacı, kömürcü, göbeğini kaşıyan adam denilerek tahkir edilen Anadolu insanının hikâyesidir. Ücretini ödeyemediği için hastane morglarında cenazesi rehin alınan vatandaşlarımızın hikâyesidir. Eline kına yakarak askere gönderdiği evladının yemin törenine alınmayan anaların hikâyesidir. Ciğerpareleri terör örgütü tarafından dağa kaçırılan anaların, Diyarbakır’da, Van’da var ya anneler, babalar var ya işte onların hikâyesidir. Bu hikâye azgın azınlığın kışkırtmalarına rağmen demokrasiden, hukuktan, meşruiyetten ayrılmayan sessiz çoğunluğun da hikâyesidir.”
“MİLLÎ İRADEYİ SAVUNMAK İÇİN GEREKTİĞİNDE BEDEL ÖDEDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40 yıldır hikâyeyi yeni baştan yazmak, milletin makûs talihini değiştirmek için zorlu bir mücadele yürüttüklerini ifade ederek, şunları söyledi: “Bu mücadeleyi kendimiz, kendi ikbalimiz için değil, Türk’ü ve Kürt’üyle, Alevi’si ve Sünni’siyle milletimizin her bir ferdinin huzuru, refahı, özgürlüğü için veriyoruz. Kefenimizi giyerek çıktığımız siyaset yolculuğunda bizden öncekiler gibi elbette biz de pek çok sıkıntıyla karşılaştık, baskıya, zorbalığa, hukuksuzluğa ve siyasi şiddete maruz bırakıldık. Türkiye’nin iktidar partisini uyduruk gazete kupürleri üzerinden kapatmaya yeltendiler. Hukuk literatüründe asla yeri olmayan 367 garabetini ortaya atarak, Meclis’te cumhurbaşkanı seçmemizi engellemek istediler. Cumhuriyet mitingleri kılıfı altında insanımızı kışkırtarak daha önceki darbelerde olduğu gibi vesayete uygun ortam hazırlamaya kalkıştılar. Taşeron hâline getirdikleri eli kanlı yapıları üstümüze salarak Türkiye’yi kaosa ve istikrarsızlığa sürüklemek istediler. Ağaç ve çevre bahanesi altında başlattıkları Gezi olaylarıyla sokaklarımızı ateşe ve kana bulamaya kalktılar. Bezmialem Valide Sultan Camisi’nin içine ayyaşları doldurarak bira kutularını camimizin halıları üzerine sere serpe göndererek, oradan Dolmabahçe’deki ofisimize kanal açarak, oradan da Taksim’e Gezicilerle yürümek suretiyle bunlar çılgınlıkların en alçakçasını yaptılar. 17-25 Aralık’ta emniyet, yargı teşkilatına sığdırdıkları militanları vasıtasıyla meşru hükûmeti devirmeye çalıştılar.”
15 Temmuz gecesi ordu içindeki FETÖ’cü hainleri harekete geçirerek kanlı bir darbe girişiminde bulunulduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çukur ve hendek terörüyle vatan topraklarına göz diktiler. Ekonomik tetikçilerini devreye alarak Türkiye’nin şahlanışını durdurmaya teşebbüs ettiler. Allah’ın yardımı ve aziz milletimizin desteğiyle hamdolsun bu saldırıların tamamını püskürttük. Milletin sandıkta verdiği emaneti ne terör örgütlerine ne ekonomik tetikçilere ne vesayet odaklarına ne de gözünü kan ve kin bürümüş kifayetsiz muhterislere asla bırakmadık” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millî iradeyi savunmak için gerektiğinde bedel ödedik, sıkıntı çektik ama zalimler karşısında asla boyun eğmedik. Kerameti kendinden menkul bir avuç seçkinin sessiz çoğunluk üzerinde tahakküm ve baskı kurmasına müsaade etmedik” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kur’an-ı Kerim’de her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylığın olduğunun müjdelendiğini vurgulayarak, “Hazreti Mevlana da âdeta bu müjdeyi tefsir eden hikmet dolu mesajlarını şu şekilde ifade ediyor; ümitsizliğin ardında nice ümitler var, karanlığın ardında nice güneşler var. Evet, biz de sıkıntılarla karşılaşsak da zorluğun ardından gelen kolaylıklara pek çok kez şahit olduk. Vesayetin ülkemizin üstüne karabasan gibi çöktüğü dönemlerde gecenin karanlığını parçalayan aydınlıklara şahitlik ettik. İmam hatip okulları örneğinde olduğu gibi pek çok hususta Rabbimizin müjdesine mazhar olduk” ifadelerini kullandı.
“28 ŞUBAT’TA KAPISINA KİLİT VURULMAK İSTENEN İMAM HATİPLER BUGÜN EN ÇOK TERCİH EDİLEN EĞİTİM KURUMLARI”
28 Şubat döneminde kapısına kilit vurulmak istenen imam hatip okullarının, ülkenin en çok tercih edilen eğitim kurumları arasında yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Öğrenci sayıları göreve geldiğimizde 660 binden 64 binlere kadar düşen bu okullarımızda okuyan evlatlarımızın sayısı bugün artık 1 milyon 415 bine ulaştı. İmam hatiplerin ortaokul ve lise kademesindeki öğrencilerin sayısının toplama oranı yüzde 14’e yükseldi. Bu rakamlar hem ailelerimizin hem de gençlerimizin bu imam hatiplere yönelik teveccühünün en güzel şekilde işaretidir. Her ne kadar birileri çeşitli tezviratla bu okullarımızı sürekli karalamaya çalışsa da milletimizin ilgisine ket vuramıyorlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Katsayı adaletsizliğinin ortadan kalkmasıyla imam hatip okullarının üniversite sınavlarındaki başarı grafiği de günden güne yükseliyor. Mesela 2021 yılındaki sınavlarda ilk binde 387, ilk 20 binde 5 bin 933, ilk 100 binde 31 binden fazla imam hatip mezunu öğrenci yer almıştır. Yine 2021 yılında ilk 100’de elde edilen derecelerde bu okullarımızın mezunlarının sayısında önceki seneye göre yüzde 63’lük bir artış gerçekleşmiştir. İmam hatiplerin üniversite sınavının yanı sıra TÜBİTAK ve Teknofest başta olmak üzere bilim, teknoloji, yabancı dil alanlarında elde ettikleri yarışma dereceleri bu okullarımızın yükselen başarı grafiğinin işaretidir” diye ekledi.
“SON YILLARDA İMAM HATİP OKULLARININ ŞÖHRETİ SINIRLARIMIZIN ÖTESİNE GEÇMEYE BAŞLAMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son yıllarda imam hatip okullarının şöhretinin sınırların ötesine geçmeye başladığını dile getirerek okullar konusunda Pakistan’dan Bangladeş’e, Malezya’ya kadar bilgi istendiğini aktardı.
Dinî eğitimin yanı sıra fen ve sosyal bilimlerin de verildiği imam hatip okullarının özgün eğitim modeliyle İslam âlemine güzel bir örnek oluşturduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu faşist zihniyet var ya, bu CHP zihniyeti var ya imam hatip okullarında hangi derslerin okutulduğundan bile bunların haberi yok. Bizim meslek dersleri olarak bildiğimiz derslerden başka imam hatip okullarında kimya, fizik, edebiyat, bunların okutulmadığını zannediyorlar. Haberleri yok veya var bilmezlikten geliyorlar. Şaşılacak hâlleri var” dedi.
Dünyanın 89’u aşkın ülkesinden orta okul ve lise çağındaki bin 200 uluslararası öğrencinin Türkiye’deki imam hatip okullarında eğitim gördüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, din istismarından beslenen FETÖ, DEAŞ, Eş Şebab, Boko Haram gibi terör örgütlerine karşı mücadelede imam hatiplerin rolü anlaşıldıkça bu sayının hem Türkiye’de hem dünyada daha da artacağını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece terör örgütlerinin önüne geçmede değil, İslam dünyasında kız çocuklarının okullaşma oranının yükselmesine de imam hatip okullarının müspet katkı yaptığını belirterek şöyle devam etti: “İmam hatip okullarındaki 1990 yılında yüzde 23,5 olan kız öğrenci oranı, 2016 yılından itibaren her yıl yüzde 53’lerde devam etmiştir. Aynı şekilde 2014 yılından itibaren başlayan örgün eğitimle birlikte hafızlık projesi de eğitim sistemimizin önemli bir ihtiyacını gidermektedir. Hâlihazırda 194 imam hatip ortaokulunda 18 bin 536 öğrencinin yer aldığı bu projeyle çocuklarımız yıl kaybı olmadan okul ortamından ve derslerinden geri kalmaksızın hafızlık yapma imkânına kavuşmuştur. Proje kapsamında aralarında kendi torunumun da bulunduğu yaklaşık 3 bin evladımız hafızlığını tamamlayarak icazetlerini almıştır.”
İmam hatipleri sadece Türkiye’ye imam ve müezzin yetiştiren meslek okulları olarak görmenin hem hatalı hem de eksik bir yaklaşım olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu okulların milletimiz tarafından bu derece sahiplenilmesinin sebebi imanlı, ahlaklı, vatansever, değerlerine bağlı, çalışkan, idealist, özgüveni yüksek nesiller yetiştirmesidir. Son 70 yıllık tarihi boyunca imam hatip okullarından hamdolsun hep ülkesine ve milletine gönülden bağlı gençler çıkmıştır. Bu okullardan şehit savcımız Mehmet Selim Kiraz gibi Hakk’ın ve adaletin tecellisi yolunda can veren kahramanlar çıkmıştır. Bu okullardan hafız çıkmış, âlim çıkmış, doktor, mühendis, hâkim, avukat, bürokrat, iş adamı, siyasetçi, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı çıkmış. Ama Allah’a hamdolsun kendi insanına kurşun sıkan hain çıkmamıştır. Aklını ve iradesini Pensilvanya’daki şarlatana kiraya verenlerin 28 Şubat döneminde darbecilerle iş birliği içinde imam hatip okullarına düşmanlık yapmasının sebebi işte budur.”
Bu eşsiz mirasın ve özgün eğitim modelinin anlaşılmasının, bugünün şartları ve ihtiyaçları çerçevesinde güncellenmesinin son derece önemli olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “On yıllara sarih çetin bir mücadelenin ürünü olan bu okullarımızı, eksiklerini gidererek yani daha çok keyfiyet sahibi yaparak güçlü bir şekilde geleceğe taşımamız gerekiyor” ifadesini kullandı.
Üç gün boyunca işin ehli hocaların ve münevverlerin yapacağı ufuk açıcı takdimlerin kendilerini bu hedefe bir adım daha yaklaştıracağına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, imam hatip lisesi mezunu bir Cumhurbaşkanı olarak, dört çocuğunun yanı sıra torunlarının da eğitimini aynı şekilde sürdüren ve bu hocalara emanet eden bir veli olarak kendilerinden bunu özellikle istirham ettiğini söyledi.
Sempozyumun hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Saygıdeğer Hayrettin Karaman hocama sağlık, sıhhat, afiyetler diliyorum. Ebediyete irtihal etmiş olan üzerimizde çok emeği olan hocalarımıza da Rabbimden rahmet diliyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen tüm kurumlarımızı tebrik ediyor, katkı verecek tüm katılımcılara şimdiden şükranlarımı sunuyorum” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Programa; Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, bazı AK Parti milletvekilleri, eğitimciler ve öğrenciler katıldı. Program sonunda Millî Eğitim Bakanı Özer ve eğitimci Mustafa Öcal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye takdim etti.
Kaynak:https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/130936/cumhurbaskani-erdogan-yeniden-acilisinin-70-yilinda-imam-hatip-okullari-ve-turkiye-de-din-egitimi-sempozyumu-na-katildi